Sakin ol. Bir şey olmayacak.

Şimdi ikimiz de istanbul'a dönüyoruz. Annemle buluşucam. Napalım avukatla mı gidelim polise?

Old Possum :/ Çok sakin ol. Şimdi işi bilen birisi gelir detaylarını anlatır ama 12 sene önce olan bir şey için tek bir sebep üzerinden kimse hapse girmez. Delil olmadan hiçbir ceza alınmaz. En fazla annenin ifadesini alacaklardır. Hiç merak etme. Sakin olman lazım senin.

Cinayet davalarında aklına gelmeyecek milyonlarca şeyi araştırıyorlar da bir hükme bağlıyorlar. İçin rahat olsun.

Sakin ol birşey olmaz.az aksiyon olur hayatınıza :)
5 defa mahkemeye çıktım hep nöbetçide salındım sen düşün ...
Adamlae zaten alismis bu tip durumlara

rahat ol sef, ne isi var annenin hapiste :) tamam hukuk sarsildi da yikilmadi daha :)

o tur ortamlara cok cok yabanci oldugunuz icin biraz urkutucu geldi sanirim size.

Arkadaşlar, hukukçu değilim ama geçmişte öğrenci yurdundaki oda arkadaşımı aradım. Antalya'da hakim kendisi. Bana için rahat olsun. Polis zaten annenin şu anki telefonunu da dinlemiştir, masum olduğunun farkındadırlar. Ama prosedür gereği ifadesini alırlar. Sakin ol dedi.

kağıdı arkadaşıma faxlayacak muhtar. O da işin aslını öğrenecek.

sizi dolandırmaya çalışıyorlar. "şu hesaba para yatırın." falan derlerse sakın YATIRMAYIN.

sakin ol pampa.
birazdan IBAN gönderip temize çıkmanız için para yatırın diyecekler.

hakim mal değil herhalde hocam rahat olun yahu. en fazla gider bir mahkemeye çıkarsınız, geçer gider.

la göz göre göre cinayet işleyen adamlar bile ceza almıyor bu memlekette. yanlışlık eseri adı karışmış kadıncağıza mı ceza verecekler? büyük ihtimalle bir yanlışlık var, kısa sürede de anlaşılır. içini ferah tut.

Bir yakınımın da başına benzer bir durum gelmişti, onun adına telefon hattı almışlar falan o da 60 yaşlarında vs. polise ifade verdi, bitti gitti. hani sıkıntıya gerek yok.

merhaba avukatım, sakin olsun, hiç bir sıkıntı çıkmayacak. benzeri olaylarla çok karşılaşılıyor son dönemde.

çok basit bir soruşturmayla hattın anneniz adına alındığı ortaya çıkacaktır.avukat tutmanıza vs gerek yok, anneniz isterse barodan avukat talep edebilir ifade aşaması için.

belki annen işlemiştir cinayeti, gizli bağlantıları falan vardır
bence annene bile güvenme, olayların dışında kal.

Sakinlestim biraz arkadaşlar. Teşekkür ederim.

anneniz cinayeti ben işledim dese bile nasıl işledin diyecekler, cevap veremeyince inanmayıp salacaklar. o kdr basit bir delile dayanıp cinayetten hüküm verilmez. müsterih olun.

korkma bir şey olmaz en kötü ihtimal telefonun abonelik sözleşmesi getirtilir annenin imzasıyla karşılaştırılır olay ortaya çıkar. Bu arada antalya daki hakim arkadaşın kim acaba merak ettim :)

AYRICA POLİS TUTKLAMAYA gelse yazlıkta da direk anneni bulurdu merak etme. muhtara filan da gitmezdi en azından. ama bi gitsin nedir ne değildir öğrensin.

aynen annen cezaevine girecek.

@infernalcadre Selam. Arkadaş yurttan oda arkadaşimdi. Aslında siyasi görüş olarak çok farklıyız. Kendisi cemaattendi desem anlaşılır sanırım. Kıps :). Eşi de cemmatci ve savcı. Son durumları nedir aslında bilmiyorum. Yıllardır sadece facebooktan görüşüyoruz. Gencecik yaşta hakime oldu diyeyim gerisini sen anla. Özünde ıyi bir kızdı tâbi.

aynısı bizim ofisteki sekreterin başına da geldi. hem de istanbul'daki çok büyük bir cinayet davası ile ilgili, ölen kişi en son onun adına alınmış bir telefondan aranmış. bir gün evine polisler gelmiş, annesi aradı. kız allak bullak koştu gitti. sonuç; tabii ki bişey olmadı.

bu vesile ile adınıza kayıtlı telefon hatlarını turkiye.gov.tr'den sorgulatmanızın önemini hatırlatmakta fayda var. kimlik bilgilerinize karşılık hangi operatörden hangi numaralarla hizmet veriliyor görürsünüz. "olm benim böyle bi numaram yok" diye operatörü darlayınız.

ayrıca hiçbir sıkıntı olmaz, müsterih olun.

yerli ırk olan kangallar gayet uygundur bu iş için. geniş bir bahçeniz varsa hem o mutlu olur hem de siz. ama dar bir alanda boynunda zincirle yaşatacaksanız kangal da dahil her hayvana yazık. pronet bağlatın.

Gerekli egitimi aldiktan sonra avrupadaki tum kopekler bu sinifa giriyor sanirim. Yersiz havlayan kopege rastlamadim. Eve de ev sahibi taafindan alinan birine havlayana da rastlamadim.
Bence iyi bir egitimle, tabi profesyoneller tarafindan verilecek, ozellikle de bekcilik yapar denilen kopekleri super bir hale getirebilirsin.

macka parkina gidebilirsiniz.

yıldız parkı, maçka parkı, kabataş sahil parkı

Yildiz Parki. Caddebostan Sahil.

çengelköy çınaraltı çay bahçesi
üsküdar salacak sahil
pardon avrupaymış :D
maçka parkı
yıldız parkı

Maçka Parkı +1 uzaklığı dert değilse Belgrad Ormanı harika bi yer bence.

Gümüşsuyundaki yamaçlar. Ihlamur kasrı ki muhteşem bir yer. Topkapı sarayı girişi. Gülhane parkı.

Gulhane apache kayniyor. Yildiz parkina karar verdik.

metabolizmayı dolayısıyla sindirimi hızlandırması olabilir ??!

nikotinin bağırsaklar üzerinde böyle bir etkisi var.

duman eşiği biraz düşükmüş. ben çok içince geliyor baya. ama bir dumanda hiç yapmadım. ama kakan varken bir duman alırsan ve gerçekten o duman kadar yer varsa içerde olabilir.

gözaltına alınıp askerlik şubesi'ne teslim edileceksin.

Ben yoklama kaçağıydım. sabaha karşı geldiler. şubeye gideceğimi taahhüt eder bir kağıt imzalattılar gittiler. bakaya durumu daha sakat.

Bakaya ile yoklama kaçağı arasındaki fark nedir?

nasıl otel? şehir oteliyse iş sakat. turizm bölgesinde tatil köyü filansa daha iyi.

bakaya demek askerliğe gideceğin birlik vs. neyse işte o durumun hazır olduğu fakat birliğine teslim olmadığın anlamına geliyor. yoklama kaçağı ise gel bi yoklayalım askere gelecen mi gelmeyeceksen neden gelmeyeceksin falan işte.

Araç kullanırken sürücü belgelerini yanlarında bulundurmayan ve yetkililerin her isteyişinde göstermeyen sürücülere 189,00 TL. (erken ödeme il % 25 İndirimli 141,75 TL.) para cezası ve 5 ceza puanı verilir.

190 TL imiş.

www.zaman.com.tr

Daha 2 gün var. Hemen çıkarmazlar mı ehliyeti?
Hemen çıkarmasalar bile bir kağıt vermeleri gerek ehliyet yerine idare edebileceğin.

sadece giriş mi 150 tl? vay arkadaş.

xuma beach yalıkavak giriş 60 tl,
dodo beach yalıkavak giriş 75(?) tl

temiz denizde keyifle yüzebilmek ve gölge denk gelmeden güneşlenebilmek için beş kuruş vermeden gideceğiniz sakin yerler de mevcut.

yemek yiyecek yeri olsun mu, piyasa mı olsun şeklinde kriterleriniz de yoksa 150 liranın 50 lirası ile 2 şezlong alıp (hatta havlu serer kuma yatarım diyorsanız ona da gerek yok) bir yerler önerebilirim. beach falan değil, aynen kriterlerinize uyan kumsallar.

illa beach diyorsanız onu da öneririm ama kriterlerinizin en az birisini karşılamaz.

xuma yalıkavak
moon gündoğan

xuma da aksamüstü de güzel oluyor bu arada, canlı performans var mı diye sorun..
yüzde 50 de indirimi var vodafone redlilere

Divan göltürkbükü
fiyatı en son 120 civarıydı

abicim 30 yıldır bodrum'a giden biri olarak şaşkınlıkla izliyorum. trend olmaya başladığından beri yarımadanın kuzey tarafındaki sahillere (türkbükü, gündoğan, yalıkavak vs) uğramadım. gerçekten de bu paraları sadece girişte mi alıyorlar? yani yaptığın harcamalar da ekstra mı oluyor? bi aydınlatıverin hakikaten böyle mi?

hocam siz ciddi misiniz ya? yarımadanın güney tarafındaki plajların en pahalısında (bildiğim kadarıyla aspat beach) giriş parası falan değil, kişi başı 60 lira harcamanız gerekiyor. yani 2 kişi 120 lira yiyip içip hesap bırakmanız yeter. onun dışında cillop gibi sahillerde 20 liraya kadar bile var. giriş parası değil, yapacağın harcama. yediğin içtiğin de bi lahmacun 40 lira değil, normal bildiğin fiyatlar. ekstra şezlong parası, şemsiye parası falan da yok. gidip iki kişi şezlonga, mindere nereye istersen yayıl, kişi başı 20-25 lira hesap bırak tamamdır. zaten bir hamburger (16 lira), bi de kola (7 lira) yiyip içsen doluyor hesap.

ne var şu türkbükü'nde bilmemnerde anlamadım ki. kayalık ve boktan sahili beş para etmediği için her mekan denize iskele kurmuş, deniz desen kayalık, yosun, illa iskeleden girecen.

gidin abicim güney tarafa, akyarlar, karaincir, yahşi vs. kişi başı 150 liraya yediğin içtiğin de dahil 1 hafta takılırsın mis gibi denizde.

giriş ücreti bunlar.
tamamen trendle ilgili.
parayla işi olmayan insanlar takılıyor.
cumartesi xuma, dodo vs.
pazar sebastian beach.
akşam teklacılar sokağı.
ama o şort illaki vilebrequin olacak.

Gittigin ilk dugunde damata takarsin baska care bulamazsan

ispatı maalesef biraz zor durum.

her halukarda önce bankaya başvurun. eğer şube bankamatiği ise oraya yoksa en yakın yere. eğer daha önce de benzer bir şikayet geldiyse dikkate alırlar diye düşünüyorum.

Hocam mesaj attım :) Kestirmeden çözeriz belki...

Parayı çektiğiniz atm'nin şubesine giriyorsunuz ve yarı sinirli bir şekilde bu ne rezalet diyorsunuz.

Eğer bağımsız bir atm'den çektiyseniz hemen müşteri hizmetlerini arıyorsunuz, şu saatte şuradaki atm'den para çektim, dilerseniz açın kamera görüntülerine bakın, çektiğim 100 Lira sahte çıktı ve herkesin ortasında rezil oldum. Koca Akbank nasıl böyle bir şey yapabiliyor gibisinden yine yarı sinirli konuşun. Muhtemelen elinizdeki banknotu değiştireceklerdir.

Gereksiz not: Bankamatik İş Bankası atm'lerine verilen özel bir isim. Onun dışındakiler için atm kelimesini kullanıyoruz =)

hangi atm'den hangi saatte çektiğini bankana ya da müşteri hizmetlerine bildir. belk seri numaralarından ya da kamera kayıtlarından bulabilirler.

Bence o para sahte degildir. Noldu sonuç?

benim bildiğim atm'lerde sahte para kontrolü var. gerçi alırken var da verirken var mı bilmiyorum. parayı oraya koyan adama bir şekilde sahte para gelmiş ve adam oraya koymuş olabilir (o riski alır mı gerçi bilemem)
fatura ödeyeceğin yer yanlış bilgi vermiş olabilir. tekrar atm'ye gidip parayı hesabına yatırmayı dene.
olmazsa bankaya gidip yukarıdaki arkadaşların dediği gibi çemkir.
ulan belki de atm'lere parayı koyan şahıs kalpazanla anlaşmıştır ve her atm'ye böyle sahte paralar koyuyordur adam. belki böylelikle bir kalpazan çetesini çökertirsin :D

bugün müsait değildim gidemedim, yarın ilk işim bankaya gitmek olacak. duruma göre güncellerim burayı.

Ay yazmayi unutmusum kusura bakmayin. Ben parayi dun bankaya goturdum, kadin para sayma makinesine koydu ve bu para sahte degil, fatura merkezine goturun uzeri cizilmemis temiz para versin dedi. Ciktim disardaki akbank bankamatigine yatirmayi denedim, kabul etmedi. Yanindaki is bankasi bankamatiginde denedim, kabul etti. Garip bir sekilde hallolmus oldu.

ben de karşıyım ama amk barzoları lobi kurmuş siksen çıkmazlar ordan. gerçi ipneler bisiklet piyasasını da ellerine geçirmişler. ağzının çeperi siktiklerim. bak gene sinirlendirdin..

@douchebag, hocam o kadar kolay olduğunu düşünmüyorum.

"talep varsa arz da olur" dersek, bugün bir anda köle satımını da meşru kılabiliriz aslında.

yani diyeceğim o ki: yöre halkı şikayetçi. yerli turistin tamamına yakını şikayetçi. yabancı turist de buraya fayton için gelmiyor, var diye biniyorlar sadece. yapılan şey hayvanlara da zulüm ayrıca.

bu gibi şartlarda talep var diye böyle bir şeyin varlığını sürdürmek hiç doğru değil. hem de hiç. dediğim gibi, aynı mantıkla köleliği de aktif edebiliriz. yine halkın çoğu karşı çıkar, karşı çıkmayanlar da "niye burda köle yok" demez ve yine zulüm olur. ama birileir köle satın alıyor diye kölelik devam eder?

arap turist kaynıyor adalar ve hepsi 234 metre uzunluğunda kuyruk oluşturup bekliyor fayton için

hayvan hakları üzerinden iyi bir kampanya yürütülüp sonrasında diğer sorunlara dikkat çekilebilir.

change.org'da kampanyası var zaten. adalar chp'nin ama sanırım bu fayton işleri büyükşehire bağlı.

o kadar yıldır heybeliadaya 3-4 defa gittim. fayton turu güzel oluyor, hiç de rahatsız olmadım. faytoncu çok bilgili değildi gerçi, yanımızda dho mezunu biri olduğundan o daha iyi anlattı :) herkes de biniyor talep var gördüğüm kadarıyla.

kaba saba davranışlar varsa bilemem tabi, buna müsamaha gösterilmemeli.

kredilerinin sigortası varsa ödemiyorsunuz bildiğim kadarıyla. banka detayını söyler. diğer türlü borçlar çok, mal yok ise reddi miras yapılır. bunun detayını da avukat söyler.

borç çok, mal da sadece bir araba var. ama reddi miras yapmayacağız. bu nedenle ödememe hakkım olan tüm borçları ödememek istiyorum. mesela taksitlendirilmiş kredi kartlerı ödenmiyor dedi birisi. başka biri bir kredinin ödediği taksitlerini de geri alabiliyorsun ded.

murisin tüm borçları ve alacakları mirasçılarına kalır. kredi borçlarını ödememek gibi bir durum söz konusu değil mirası reddederseniz ancak tüm borçlarından muaf olursunuz ama aynı şekilde aktif mal varlığından da faydalanamazsınız. ölüm tarihinden itibaren 3 ay içinde davayı açmalısınız aksi durumda hakkınızı kaybedersiniz ve tüm borçlardan sorumlu olursunuz.

eğer kredi kullandığından hayat sigortası da yapıldıysa hayat sigortası kredi borcunu öder.

1- bankalara mirasçılık belgesiyle başvurup borçlarını öğrenin;

2- gsm operatörlerine mirasçılık belgesi ekleyip hattının kapatılması için başvurun ve güncel borcu öğrenin;

3- sgk yazmışsınız zaten;

4- bilginiz olmayan malvarlığı olma ihtimali varsa tereke tespiti davası açarak, tüm menkul ve gayrimenkullerinin tespitini isteyebilirsiniz;

5- bireysel borçları varsa gidip o kişilerden borçlarını öğrenin;

6- gayrimenkuller var ise gidip tapu müdürlüğünden intikalini yaptırın ve varsa vergi vs borçlarını öğrenin;

7- araç var ise intikalini yaptırın ve varsa borçlarını öğrenin;

Sigortası olan kredi borçları varsa, sigorta krediyi ödedikten sonra artan miktarı da alabiliyorsun.
Umarım benim gibi yaralı parmağa işemeyen bir abin ve akrabaların yoktur.

abim yok. baba tarafımdan akrabalarında bir kısmı bize başsağlığı bile dilemedi. hatta paralel cenaze evi açtılar :) zaten herşeyi kendim yapmak istiyorum.

merhaba, avukatım. öncelikle başını sağ olsun.

ölüm, doğal ölüm ise (intihar değilse), kredilerin hayat sigortalarından yararlanacaksınız. kredi borçları kapanır. kalan miktar da size nakden ödenir. burada önemli olan hayat sigortası poliçelerinin yenilenip yenilenmediği ve yenilenmese bile bankanın bildirimi var mı, poliçe primleri tahsil edilmiş mi, buna bakılması lazım. bununla ilgili bir davam var mesela devam eden.

ayrıca notere gidip veraset ilamı alacaksınız. nüfus kayıtlarında sorun yoksa verirler. varsa mahkemeden talep etmeniz lazım.

bununla ve vekaletinizle bankalardaki paraları alabilir, hesapları kapatabilirsiniz.

babanız vefat tarihinde emekli olmuşsa, sgk'ya anneniz ve evli değilse kız kardeşiniz için maaş bağlanması başvurusunda bulunabilirsiniz.

eğer terekenin borca batık olup olmadığı konusunda tereddütler var ise (mirasın reddi süresi içinde) terekenin tespiti davası açabilirsiniz. bu durumda mirasın reddi süresi işlemez. yapılan yargılama sonucunda terekenin aktifinin mi yoksa pasifinin mi fazla olduğu tespit edilir siz de bu duruma göre mirası kabul veya red edebilirsiniz.

Bir de hastalık sonucu ölüm olduysa kredi hastalığın(kanser vb) ortaya çıkmasından sonra çekilmişse hayat sigortası işlemiyor diye biliyorum. Ama feci yamuluyor da olabilirim. Sadece birinden öyle bir şey duymuştum.

Abin yoksa şanslıymışsın.

hocam konuyla ilgili bi bilgim yok teknik bi detay vermek gerekirse, kamera kayıtlarını kaydeden cihazlar belli bir süre sonra en başa dönüyor ve en eski kaydı silmek maksadıylan yeni kayıtları almaya başlıyor. bunun tahmini süresi 15 gün müdür bilemem harddiskin boyutuna göre değişiyor.

sunabilirsiniz. delillerin kaybolmaması için otel ile görüşülebilir, ihtarname çekilebilir. en garantisi ise boşanma davasını sabahtan açıp aynı gün otele mahkemeden müzekkere göndertmek. basit aslında. herhangi bir avukat arkadaş kolaylıkla halledebilir. kocanın gsm numarasının aradığı numaralar da delil olur. kadının kimliğini bulmuş olursunuz.

ayrıca zinanın ispatı için illa kamera kaydına gerek yok. adamın gün içinde otele gitmesi fazlasıyla şüphe çekici zaten. tanık da bulursanız problem kalmaz.

otellerde kalan kişilerin kayıtları her gün bitiminde emniyete gönderilir. emniyetten de silindiğini sanmıyorum. yine de tedbir amaçlı olarak bir an önce dava açıp, hızlı bir şekilde kayıtların celbi talep edilebilir.

bence karışma.

karışma, işin sonunda sen kötü olucaksın.

evde radyom var. yolda programdan.

pc başında Karnaval.com' dan dinliyorum, çalıştığım için dj dinleme fırsatım olmuyor.

tune in android uygulamasından.

her platformda (ios/android/windows): tuneinradio uygulaması
bir de gönül bağım olduğundan mütevellit: jazzradio.com (uygulaması da dahil)

Çoktan aza kullanım;
-Otomobilde, araç içi radyo
-Bilgisayarda, websitesinden
-Bazen cep telefonu ile, tunein

tap in radio programıyla

e-radio.gr sitesinden

www.aycaevhali.com

ben sadece arabada dinleyebiliyorum. o da, o saatlerde nihatla sivrisinek denk geliyor hep (sabah-akşam) onu dinliyorum.

palamutbükü yerine hayıt bükü'nde kalsaydınız keşke. yerleri yakın, oraya da uğrayın derim. asos'un denizi kumludur ama çok hızlı derinleşir. didim ve çeşme'yi bence kafadan eleyin. muğla gökyaka'ya gidebilirsiniz.

@dahili meddah
palamut büküyle sınırlı değiliz. Hayıtbükü, mesudiye, knidos falan gezicez. Gökyaka dediğin yeri araştırıcam şimdi. Assos ile ilgili hiçbir bilgiye sahip değiliz. o nedenle sordum burada.
Abi araştırdım şimdi de gökyaka diye bir yer yok. senin dediğim yer akyaka-gökova olmasın?

tam orası:) yanlış yazmışım. akyaka gayet keyiflidir.

Assos' a kadar gidecekseniz madem devam edn oradan Bozcaada ya gidin.

güzelçamlı

@merhum
Abi selamlar güzelçamlı ile ilgili biraz daha ayrıntılı bilgi verir misin? araştırdım ben de denizin kumu ile ilgili çelişkili bilgiler var:)

denizi kum olan ve girişi ücretsiz çok uzun bir plajı var zaten. ama burası çok sıcak oluyor.
onun dışında milli parkın içindeki ilk plaj olan içmeler kum ve serin. ağaçlardan mı yoksa dağdan mı bilemiyorum. diğerleri de çakıl.
1-ücretsiz plaj.www.kinalikayahotel.com

2-içmeler www.otelium.com

mesaj attım.

isim bilmiyorum ama küçükkuyu'yu geçtikten sonra asos'a varana kadar solda çok sayıda kamp alanı var. bir kaçında günü birlik zaman geçirdik, özellikle tuvaletleri pek içaçıcı değildi.

altınoluk güre arasında, opete gelmeden sır motel kamping var. denize sıfır sayılır. eskiden her yaz kalmaya gelenler olurdu, şimdi ne durumda bilmiyorum.

Olympos, Çıralı, Adrasan

(bkz: hayıt bükü )

kabak koyu.

hipnoz bilimsel bir yöntem,büyüyle ilgisi yok. deneyimim yok.

deneyimim var, büyü gibi bir şey değil, alakası yok. Kendi sesimi duyup yabancılamıştım kendimi.

okuldayken psikiyatri hocamıza yaptırmıştım. büyüyle falan alakası yok hipnozun, bilimsel bir yöntem. hipnoz altında ameliyat olan insanlar bile var. saatle değil ama gerçekten o tip sallanan cisimlerle hipnoz yapılabiliyor. çok çeşitli yöntemleri var.

çekirdek ve sakız belki alternatif olabilir ama yetmez bence. onun hayat enerjisi o. sigara içerek mutlu oluyor. Yerine koyacağı başka birşey olmalı. birileriyle sohbet,bir etkinlik. Onu mutlu edecek başka birşey bulmalısın.
edit: bitki çayları da sigara içme isteğini azaltıyor bence.

spor. sigaraya karşı bildiğim en etkili yol spor.spora teşvik edin. akşamları, sabahları yürüyüş yapmasını sağlayın.

bu düzeydeki birisinin hastaneye yatırılmaktan başka bir tedavisi olacağını düşünmüyorum. öyle çekirdek yemekle spor yapmakla oalcak basit bir şey değil. ne yapıp edip hastaneye yatırmak şart olmalı. sigaradan ölen insanların belgesellerini hayatlarını falan izletseniz belki kabul edebilir tedaviyi.

Bi an beni anlatiyosun sandim.

Yaoacak bir hobi vs bisey bulmak sart.

buarada bu kişinin bilgisayarla bir bağlantısı var mı? yoksa, ona bir bilgisayar,bi internet bul. Belki şu çiftlik oyunlarına falan dalar. internette takılmaya, forumlara girip insanlarla sohbete falan başlar, neden olmasın?? Eğer istemem uğraşamam bilgisayar falan derse, istediği kadar gazeteyi internetten okuyabileceğini söyleyip ikna edebilirsin.

Öneriler.
1. Tablet bilgisayar. Daha önceden normal bilgisayar kullanmıyorduysa şimdi biraz karmaşık gelebilir, tablet ile daha rahat eder. Sosyal medyaya yönlendir, tablette oyun aç...vs

2. Evcil hayvan sahiplenmek. Bakabilir mi, sever mi bilemem, ama 1-2 haftada hayvan size tam alışmadan belli olur gidişat. Bir kedi sahiplenin örneğin, 1-2 hafta sonra yürümüyorsa kediye başka bir yuva bulun. (Sokağa bırakmayın kesinlikle.)

3. El işi. Örgü olabilir, resim olabilir. Bir paket sigara içenler genelde elleriyle yapacak iş bulamadıkları için devamlı sigaraya gidiyor. Eli meşgul olursa sigara içimi azalır.

4. Bu kitap: www.dr.com.tr

Önce farkına varacaksın: her sigarayı gerçekten içmek istediğin için mi yakıyorsun, yoksa alışkanlıktan mı? sabah kahvesiyle şart mı, yoksa sadece öyle sandığın bir refleks mi? Azaltmak istiyorsan önce zamanı kaydır; mesela sabahki sigarayı öğlene, öğlenkini akşama ertele. alışkanlığı önce geciktir, sonra azalt. Sigarayı birden değil, sindire sindire bırakmak isteyenler için nikotin sakızı, temiz hava ve bol bol yürüyüş baya işe yarıyor. Ama en önemlisi şu: bırakmayı gerçekten istiyorsan, o an gelir; gelmediyse zorlamaya gerek yok, daha zamanı gelmemiştir.
tutunsatinal49.com

daha deneyimli arkadaşlar yazsın ben müşavirlikte staj yapıyorum. savunmanın olayı şu. savunmanı almadan seni kovarsa, sike sike tazminatını öder. noterden ihtar çekmesine gerek yok savunmanı almak için. şirket disiplin kurulu toplanıp ihtarname yazıyor (noter ihtarnamesi olmak zorunda değil, sen de insanları ihtar edebilirsin banka da seni normal postayla edebilir her ihtarnameyi noterle yollamak zorunda değilsin). sen de bu ihtarname karşısında savunma yazıyorsun işte. ileride bir gün seni kovdular diyelim. işyeri kendini öyle savunuyor. büyük ihtimalle işe girerken imzaladığın hizmet sözleşmesinde öyle bir madde vardır. "2 kere disiplin kurulundan uyarı yiyenin iş akdine son verilir" tarzı.

merhaba. öncelikle 25/2'lik bir durum yok şuanda. bu durum süreklilik arzetmedikçe 1 kere işe geç kaldınız diye 25/2'ye sokamazlar.

yazılı savunmanızı almaları normal ancak bunu yazılı talep etmeliler. yazılı savunma talebine dair yazıyı iyi inceleyin ve sadece geç kalmanızla ilgili kısımla ilgili açıklama yapıp varsa başka isnatları kesin olarak reddedin. bir kere geç kalmak anlaşılabilir bir durum. bence bahane söylemenize bile gerek yok. "uyanamadığım için geç kaldım" bile diyebilirsiniz.

" .............. tarihli savunma talebiyle tarafımdan savunma talep edilmiştir. ...... tarihinde sabah uyanamadığım için işe geç kaldım. Gerektiğinde geç saatlere kadar mesai yapan bir çalışan olarak bu durumun hiç bir zaman süreklilik arz etmediğini ve bundan sonra da arz etmeyeceğini; yazılı savunma talebinde yer alan diğer hususları kabul etmediğimi bilgilerinize sunarım" gibi basit bir savunma yeterli olacaktır.

peki ben bu yazılı savunmayı vermeye gitmek için işyerimden izin mi almam gerekiyor?

size yazılı bir savunma talebi gelmedikçe savunma vermeye gitmeyin. savunma talebi geldiğinde de işvereninize bildirip gidersiniz.

Gece 1'e kadar mesai yaptığınızı yazmışsınız. Kanunen günde 11 saatten daha fazla çalıştıramazlar. Eğer sizi geç kalmadan dolayı köşeye sıkıştırırlarsa buradan yürüyün.

merhaba, avukatım. bir müvekkilim sürekli işe geç gittiği gerekçesiyle tazminatız olarak işten çıkartmışlardı. açtığımız işe iade davasını kazandık. mahkeme olsa olsa tazminatlı fesih nedeni olur, dedi. yargıtay da onadı.

siz yazılı savunma istenmedikçe vermeyin. istenmesi halinde savunmanızda gece 1'e kadar çalıştığım için eve gitmem 2-3'ü buluyor. bu nedenle sabah geç kalmış olabilirim, bir daha olmayacak, gibi şeyler yazın ki bir taraftan da tutanak aleyhlerine dönsün. haftada 46,5 saat zaten fazla mesaiye ulaşmış.

işkur şikayeti yaptınız sanırım. bu şikayetten sonra tutulacak raporla sgk primleriniz yükselir ama işveren ödemek istemeyebilir fazla mesaileri size. ayrıca dava açmanız gerekebilir. bilginiz olsun.

kısa vadeli çözüm kazları daha korunaklı bir yerde tutmak ya da köpeğinizi onların olduğu yerden uzaklaştırmak olabilir.

uzun vadeli çözüm ise köpeğin davranışını değiştirmekle elde edebilirsiniz. muhtemelen etrafında siz ya da herhangi bir insan yokken yapıyor bunu. 1-2 ay süreyle vakit bulduğunuz zamanlarda kazların da olduğu zamanlarda köpeğinizi açık alana bırakın ve eğer kazlara yönelirse sertçe dur komutuyla onu uyarın. her seferinde bunu yaparak, kazlara saldırmamak konusunda koşullanmasını/öğrenmesini sağlayana kadar bunu yapın. varsa çevredeki kişilere de bunu yapmalarını söyleyin. en kalıcı çözüm bu olacaktır. eğer köpeğiniz akıllı ve komutlara duyarlı bir köpekse kısa sürede çözüm alabilirsiniz.

birde husumet çıkar abi o kazların parasını falan öde bence, bir iki tanede kaz al kendine onlarla da vakit geçirsinler dahili'nin dediği gibi.

Dovdunuz mu,iyi halt yemissiniz. Kopek tavuk kaz gibi hayvanlari bogar bunun oyunculukla falan alakasi yok. Elalemin bahcesine gitmesini engelleyeceksiniz kopeklerinizin.

ben o kazların sahibi olsam köpeğini kurşun manyağı yapardım.

kurşun manyağı yapardım demiş. bu insanlar bazen inanılmaz oluyor. ya da sağlam trol.

cevaplar için teşekkür ederim. bizim bahçeye yakın bostan yaptık. orada kuyu da var su da akıyor. tabii kazlar suya geliyor köpeklerde bu sıcakta serinlemek için oraya gidiyor. köyde hayvan özgür olduğu için mutlu onu niye engelleyeyim ki? onun yerine yemesin. yani 10 gündür kazların yanında uzanıp yatıyorlar hani kazı görünce kovalayan hayvanlar da değiller. köyde en az 10 köpek var diğerleri birşey yapmıyor.

bizim şoförün kazlarıydı bizde zaten telafi ediyoruz böyle birşey olduğunda da köyde usül hayvan böyle devam ederse uzaklaştırılır köyden kimin köpeği olduğu fark etmeksizin ben de bu hayvanları sevdiğimden bir daha olmasını istemiyorum. umarım yapmazlar bir daha.

suçluları ifşa : i.hizliresim.com

dovmus bir de aradan zaman gectikten sonra. simdi kopek saniyordur ki, niye daha fazla kaz oldurmedin, ya da oldurdun de niye yemedin. kazla baglanti kurabilirse tabi.

kopege mesaj vermek icin zamanlama cok onemli. aradan 5 saniye gecse verdiginiz odul egitiminde bir ise yaramaz.

butona basinca kopegi rahatsiz edecek bir koku cikaran tasma var.
kontrolu de sizde. belki kaza yaklastigi anda calistirirsaniz kaza yaklasmaktan vazgecebilir ama size bagli. bagirip cagirmakla dovmekle daha kotu yaparsiniz.

kopekler cok tatliymis

katil uşak çıktı. resimde yüzü gözükmeyen köpeği bir kazı gene boğazlarken görmüş köylüler. benim köpeklerin suçu yokmuş. kasaptan 2 kg tavuk kemiği aldım gönüllerini almaya gidiyorum. :)

evet fazla bı kac gun nefes almakta zorlanırsın

@bryan ; 2 aydır sadece alkolle hafta sonları tüketiyorum. haftada 7-8 adet olarak düşün ve içime de çekiyorum. henüz bir nefes sorunu yaşamadım.

her ikisi de var. ve evet birini almak zorundasınız.

avrupaya geçişte gerek yok. dönüşte de gişelerin hemen oradaki ptt'den alınabiliyor.

hatta kaçak geçip sonraki 7 gün içinde hgs alınca da oluyor diye duymuştum..

hgs ve ogs'den hangisini almak mantıklı peki? hangisine daha az yükleme yapabilirim?

OGS cihazı pahalı olduğu için HGS almak mantıklıdır muhtemelen. Kartla, stickerla falan oluyor HGS.

hgs alırsan minimum yükleme sınırı var. 20 lira olması lazım.
ogsnin ise kendisi pahalı 60 lira mı ne. hgs daha mantıklı.

paralı yol kullanmıyacaksanız ogs hgs ye ihtiyaç yok. köprü için de asyadan avrupaya geçerken gişe yok zaten. avrupadan asyaya geçerken de sireci-harem arabalı vapurunu kullanarak tek sefer için ogs hgs işine girmeden halledebilirsizin. olmadı ruhsatınızla ptt ye giderseniz 15 dk de hgs etiketi alabilirsiniz.

siz sildiyseniz eki mesajların kayıt edildiği bir yer yok. operatörlerin de tutması yasak. elinizde olanlarda savcılığa gidip şikayette bulunacaksınız. avukat tutma zorunluluğunuz yok elbette ama tek yaparsanız zorlanabilirsiniz.

Yaşadım. Ara vermek yerine trafikte olmaya devam et. Tahminen bir ay sürdü bende.

ben değil ama bazı arkadaşlarımın başına gelmişti. Annemle babam da çok uzun seneler önec emniyet kemeri sayesinde hayatta kalmışlardı, araba hurdaya dönmüş. içinden sağ çıktığına kimse inanamamış. Zamanla geçiyormuş bu korku. Neyse ki sizin kaza da ölümlü falan değil. öyle olsa daha kötü travma olurdu.
Arka koltukta oturmanıza rağmen kemer takmanızı çok takdir ettim, akıl dediğin böyle birşey işte.

Ben 3 yıl içinde birçok küçük kaza geçirerek bahsettiğin psikolojiye girdim. şimdi şehiriçi dolmuş hariç her araçta, emniyet kemeri takarım. trafikten hala korkuyorum, geçmedi bir türlü ama kendim sürerken rahatım.

benzerini yaşadım. etki gittikçe azalıyor. tamamen geçmesi ve bunun hızı sizin kendinizi telkininize bağlı. bunun başınıza gelen bir kaza olduğunu, dikkatli olduğunuz sürece bu riskin az olacağını düşünerek rahatlamaya çalışın. belirli bir süre de eğer şansınız varsa araç kullanmayın.

10 yıl önce öyle bir kaza geçirdim hala daha kavşağa yaklaşırken tüylerim diken diken oluyor, kasılıyorum.

zaten ölmekten korkuyorum da kural tanımaz orospu çocuğunun teki yüzünden pisi pisine ölmekten daha da korkuyorum o yüzden korkunun geçmesini beklemiyorum, geçmez.

Ben kendim kaza yaptım, tek başımayken 150 ile giderken araç savruldu, eskiden virajlarda 50 yazıyorsa 80-90'la girerdim, şimdi hep araba altımdan kaçacakmış gibi hissediyorum, 50 yazıyorsa 40'la giriyorum.

Bir kaç ay sonra tedirginlik geçiyor ama etkisi bende 10 senedir sürüyor. Sanırım hayırlısı oldu :)

yeri gelmişken yazayım; emniyet kemeri takmak acizlik, korkaklık vs değildir, takmamak dallamalıktır.

daha iyi bir sürücü olacağın kesin. zamanla geçiyor.

sana göre değişir o. ben 10 yıl önceki kazayı atlatamadım.

kaza ise çok aşırı ciddi bir şeyle sonuçlanmadı allah tan. uzun yolda önümüze araba çıktı. ona vurmamak için sola manevra yaptık. arabanın köşesine dokunduk ve tarlaya düştük. ama düştüğümüz tarla yola göre çok fazla aşağıda değildi. takla da atmadık ama etkisinden yıllarca çıkamadım.

bu dilekçeyi verdiler 2 gün önce.ancak dokunulmazlık milletvekilinin talebiyle kaldırılacak bir şey değil. ya kanun değişiklik yapılacak tüm milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılacak ya da fezleke ile bireysel olarak dokunulmazlıkları kaldırılacak.

selahattin demirtaş için diyarbakır cumh. savcılığı fezleke hazırlayıp dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etmişti örneğin.

haber.sol.org.tr bu konuşmada 3:45'te bahsediyor dediğim şeyden.

Bu arada dokunulmazlık bireysel olarak kaldırılabilecek bir şey değilse, bu adamlar bilmiyorlar mı bunu? biz 85 millet vekilimiz ile gidip dokunulmazlıklarımızın kaldırılması için dilekçe vereceğiz demişti. o dilekçe bir işe yaramıyorsa amacı ne ki?

www.aktifhaber.com

www.bugun.com.tr

www.birgun.net

www.haberturk.com

daha bir suru yerde var bu haber, cok merak ettim nerelere, nasil bakip da goremediniz?

nasil yorumluyorum; guzel bir hareket. gotleri yiyorsa akpliler mhpliler de versin.

amacı akp'nin "dokunulmazlıklarını kaldırırız" tehdidine kamuoyunda ses getirecek bir tarzla yanıt vermek elbette. dokunulmazlık zırhına sığınmıyoruz. gelin tüm vekillern dokunulmazlığını kaldıralım bakalım siz mi korkuyorsunuz biz mi diye yanıt verdiler.

gayet de başarılı bir hamle oldu.

akp'nin sandıktan çıktığı sanırım ikinci seçimde (ilkde olabilir) seçip sözlerinden biri idi dokunulmazlıkların kaldırılması ama yalan oldu tabii, hdp'nin bunu yapması aslında rest çekmek gibi bir şey. chp'de aynı şeyi yaparsa ne olur bilemiyorum açıkcası.

dokunulmazlığı sadece düşünce ve ifade özgürlüğünde sınırlamak lazım aslında.

dokunulmazlığı sadece düşünce ve ifade özgürlüğünde sınırlamak lazım aslında.
+1
Kaldırılacaksa herkes için eşit bir şekilde kaldırılmalı

boş laf

"Hodri meydan" meselesi. Sanırım bu talep Yalçın Akdoğan tarafından (başbakan yardımcısı sıfatıyla) onaylandı ve fezlekeler hazırlanmaya başlandı. Yani ortada işlenmeyeceği bilindiği halde yine de oluşturulan bir süreç yok.

CHP de destek sunmakta şu anda. Kılıçdaroğlu için de bir fezleke hazırlandığı konuşuluyor. Arada eski hastalıkları nüksetse de Y-CHP'yi takdir ettiğim noktalar artmaya başladı.

zeytinyağı, tereyağı kullanabilirsin.

makarnayı haslama suyuna tuz ve zeytinyagı koymuyor musun? sadece sosun yagıyla olmaz.

bence sosu dışında hiç yağ kullanma. sosuna da yağla birlikte biraz su (makarnanın suyu) katarsan kuruluk hissini önlersin. margarine gerek yok. zeytinyağı kullanabilirsin.

tereyagi veya zeytinyagi kullan. margarini yemekte kullanma.
makarnaya krema da katabilirsin. o zaman yagsiz olmaz hem de farkli bir tat katmis olursun.

@bordeaux; aslında suyuna hep yağ katarak yapardım ama baktım eklediğim yağ zaten üstte kalıyor, alttakiler gene suyun içinde yüzdüğü için etkisi olmaz dedim. ondan önce aynı sorun var mıydı hiç fark etmedim.

@dahili; dediğin gibi yapıyorum zaten, sosa 1-2 kepçe kendi suyunu koymama rağmen durum bu.

@nax; evet olabilir sanki, kulağa hoş geliyor. kremayı hangi aşamada ve ne şekild, ne ölçüde e koyuyoruz onu da yazarsan ilk fırsatta deneyeyim.

Makarnayı haşlarken içine zeytinyağı koy, arada karıştır. Sosuna da katı yağ değil yine zeytinyağı kullan. Makarnayı süzünce süzgeçte bekletiyorsan makarna o esnada kuruyor olabilir. Makarnayı süzer süzmez sosun içine at, az biraz kavur o zaman kuru olmaz.

Margarini hiç kullanma en güzeli tereyağı ama o da bazı şeylere ağır kaçabiliyor, sıvı yağ olarak yemeklerde zeytinyağı, kızartmalarda fındık, ayçiçek ya da mısırözü.

krema +1, istediğin kıvamı kremayla elde edeceksindir.

makarnayı haşladığın suya tuzla birlikte yağ da koyman lazım. sosu ben z.yağıyla yapıyorum genelde. makarna haşlandıktan ve süzüldükten sonra da ya tenceredeyken ya da tabağa aldıktan sonra bir parça tereyağ falan koyuyorum, kendi kendine erirken ben de o sırada tabağı çanağı hazırlıyom işte..

makarna haşlarken içine yağ koymayın, hiçbir işe yaramaz, boşuna ziyan. Sos hazırlarken zeytinyağı-tereyağ karışımını tercih ediyorum ben.

ayrıca en önemlisi, makarnanız yağsız değil kuru oluyor olabilir, bunun için de süzerken suyundan yarım bardak ayırın, soslarken içine dökün. Nişastalı kendi suyuyla daha güzel ve nemli olacaktır.

dediklerinizi harfiyen yapıyorum, her yöntemi denedim ama gene olmuyor yav.

haşlandıktan sonra tencere kapağını aralayıp suyunu öyle süzüyorum soğuk suya falan tutmadan, bundan mı oluyor acaba?

Benim de çok yağlı olur bazen, yağ miktarını abartıyorum sanki, optimum çözümü buldum ama orta boyutta bir tahta kaşık alıyorsun, 2 kaşık koyuyorsun ideal oluyor yağı.

Açılın senelerdir makarnayla besleniyorum.
Haşlarken bir kaşık kadar sıvı yağ koyuyorum, olası bir makarnaların birbirine yapışması durumunu engellemek için.
Aynı şekilde süzdükten sonra da soğuk suya tutuyorum yoksa makarna dirilikten hamurluğa doğru yol alıyor.

Sebzeli, bilhassa domatesli soslarda ayrı bir tencerede yağ kızartıp makarnayı ekleyip çeviriyorum biraz. Sosu da o şekilde üzerine ekliyorum.

Kıymalı soslarda makarnanın üzerine direkt parça parça koyduğum için yukarıdaki yağda çevirme adımı aynen geçerli, sonra tabaklara alıp sosu karıştırmadan üzerine ekliyorum.

Favorim kremalı mantarlı <3 çok fazla yağ koymadan mantarları kızartıyorsun, yağ ne kadar eklersen kremanın içinde belli oluyor yoksa. Mantarlar kızarırken içine kremayı ekliyorsun, ben sosunu çok severim ona rağmen iki tabak makarna için bir tane kartonda satılan küçük kremalar fazla geliyor. O yüzden o kıvamı istediğim hale gelene kadar kremayı pişiriyorum; kapari, biberi vs varsa o aşamada onları ekliyorum. En son makarnayı ekleyip biraz öyle çevirip hazırlıyorum.

Bi de şekillerine falan bakıp daha çok sos tutanları seçebilirsin.

Yazarken acıktım gidip makarna yapayım :D

edit: peynirli kısmını söylemeyi unutmuşum. yağlı ve eriyen peynirler varsa direkt haşladıktan sonra birlikte erisin diye kısık ateşte çeviriyorum. erimeyen veya az yağlı peynirler için makarnayı yağda çevirip, üstüne peyniri ayrı ekliyorum.

lütfen margarin kullanmayın. margarinin içindeki yağlar sağlığa zararlı. bu bir çok yerde yazıyor. sızma zeytinyağı (riviera değil, riviera da rafine çünkü) ya da az miktarda tereyağı kullanın.

makarna yağsız oluyor derken dışarda yediğiniz makarnalarla mı karşılaştırıyorsunuz? bence yağınızı değiştirin. belki daha kaliteli makarna alsanız daha iyi olur. kim bilir?

arkadaşların dediği gibi krema gibi değişik tadlar kullanın. krema, yağ, peynir miktarı sizin damak tadınıza göre ayarlanır.

youtube da filan makarna tariflerine bakın. binlerce tarif var.

evet

hayır.

hayır, hatta asla ;)

ağlamak "doğal"dır. bunu bilmek yeterli.

Evet

erkek olarak cevap veriyorum, hayır. ara sıra lazım olan bir şey hatta (bilim adamları diyor)

ne alakası var

hayır.

duruma göre

evet

aglamayi zayiflik olarak gormeyi toplumun bize dayattigi normlardan biri olarak gorebiliyorsak,

topluma fuck you deyip aglayabilmek zayiflik degil tam tersidir.

En odunundan bir cevap geliyor şimdi: bazı fizyolojik olaylardan sonra vücudumuzdan bir takım sıvılar çıkıyor gözyaşı da bunlardan biri. İşemek, regl olmak, terlemek, boşalmak, sümkürmek zayıflık belirtisi mi?
Başka sorum yok.

Değildir. Zayıflık olduğunu düşünmek, özellikle erkekler ağlamaz demek jimicik'in dediği gibi tamamen toplum dayatmasıdır.

bakakalırım giden geminin ardından;
atamam kendimi denize, dünya güzel;
serde erkeklik var, ağlayamam.

Orhan Veli

asla,neden öuyle olsunki,gayet insani hala hissedebildiğini gösteriyor

ekşi sözlük'e hoşgeldin. herkesin her şeyi bildiği ve her konuda uzman olduğu yer. sana bir iyi bir kötü haberim var:

iyi olan: ben mesela artık ne bir film ne bir dizi ne de bir internet sitesi ile ilgili ekşi sözlük'te yazılan yorumları hiç kale almıyorum. ekşi sözlük'te yazılan şeyler zerre sikimde değil. dört adet badim var, onlar da zaten ayda yılda bir yazıyorlar. benim gibi pek çok insan da var. yani takma çok fazla.

kötü olan: ben ve benim gibiler yüzde ondan daha azızdır kesin. ekşi sözlük türkiye'yi yansıtan bir cehalet yuvası. o yüzden orada yazılanlar sıkıntılı olabilir. ama ne olursa olsun yapacağın en yanlış şey gidip orada yazarlarla polemiğe girmek olacaktır. bir firma sahibi ya da yalayıcısı kendisini ekşi sözlük'te savunduğu ya da pazarladığı anda cephe alınıyor sözlükçe. yani dilini tut ve orada laf dalaşına girme.

önemli not: projenin ne olduğuna dair en ufak fikrim yok. yazdıklarından yola çıkıp yorum yaptım.

Size çok basit bir örnek vereceğim;

walter's coffee bilmem ne adlı bir cafe, ben istanbul'da bile değilim bahsedilen yeri bilmiyorum ancak birisi bir yorum yazmış:

adam diyor ki ''latte istedim, sütü espressoyu ayrı getirdiler ben dökecekmişim, böyle rezalet mi olur.bu mekan kahveden hiçbir şey anlamıyor'' demiş. halbuki latte diye sipariş verdiği şey latte macchiato ve cafe latte şeklinde istemediği için hem yanlış sipariş veriyor hem de baristaya sorma gereği duymadan gelip mekanın başlığına ''rezalet'' kapsamında yazıyor. Adamlar doğru bir şekilde servis ettikleri halde kendi cehaleti yüzünden yanlış bilgi veriyor. Hadi cafe latte ile macchiato karışabilecek bir şey ona da tamam desek, macchiato'nun servisi o şekilde ayrı yapılabiliyor yani ''kahveden anlamıyor'' derken aslında bu servisi bilmediği için bu yorum yapıyor..

yani ekşi sözlük'te ''rezalet'' kapsamında yazılanların hgeneli böyle bilgisizlikten kaynaklanan ve genelinin de haksız çıktığı yorum kaynaklı, şahsen ben hiç önemsemiyorum ve inanmıyorum bu yorumları.

ayrıca sen git ben geliyorum+1

projeyi ben de bilmiyorum.

o değil de, böyle olumsuz bir şey yazıp sonuna anlayışlı gibi gülücükle bitirince çok itici geliyor bana. aşırı yoga yapmış kişisel gelişim kursiyeri gibi.

ekşisözlük öyle boktan bir yer haline geldi ki, elinde çatal tutamayanlar bile klavye başına ultra delikanlı, ultra kültürlü, ultra hip insanlar olup çıkıyorlar. bu imajı yaratmanın en kolay yolu da bok atmak. çünkü aslında orda yazar demek istiyor ki "ben bu tip bir şeyin nasıl olması gerektiğini bilirim, çok gördüm, esas bana soracaksın bunu, senin yaptığın da bir boka benzememiş, çooook daha iyilerini ben deneyimledim oğluuum! thehe!" yani okurken artık kafanda çocuk sesi mi belirdi, yoksa uyuz insan sesi mi bilmiyorum ama bu tamamen ve %100 kompleks dışavurumu. bu insanları sokakta görsen ya bir eziklikleri vardır, ya bir kompleksleri vardır, ya bir yönden eksik hissediyorlardır kendilerini. sonra da sözlüğe girip ego masturbasyonu yaparlar, ancak orada oluyor çünkü. bu şekilde olan birkaç arakadaşım da oldu zamanında, birinci elden gözlemledim hem internet ortamında hem de gerçek hayatta kendilerini.

yani uzun lafın kısası; bunları hiç kafana takma güzel kardeşim. sen kendi emeğinle güzel bişeyler yapıyorsun, uğraşıyorsun, emek veriyorsun. eleştirenler de sivilcelerini patlattıktan sonra yıkamadıkları pis elleriyle gelip yazıyorlar o yazıları kıskanma homurtuları arasında.

kib! :)

O bahsedilen insanlardan burada da çok var maalesef.

Ya da mesela çamur atarlar atarlar, sonra gidip iki rekat namaz kılarlar, ben çok iyi müslümanım diye egolarını şişirirler.

Herkes bir tanrı, herkes bir patron.

Lütfen olumsuz yorumlar şevkini kırmasın. Biz millet olarak maalesef birbirimizi el üstünde tutabilmeyi değil, birbirimizi kınamayı biliyoruz.

Nefrete kırgınlıkla değil, hoş görü ile cevap ver ve lütfen "salla".

Bol şans!

Edit: "Çocuk kutuları hala hazırlanmamış, bu nasıl düşüncesiz bir sitedir?!!!" :P

bu siteyi simdi gordum ama hangi amaca hizmet ettigini anlamadim, ne satiyorsunuz?

sitenizi ziyaret ettigimde hicbirsey anlamadim.

edit::

- bu proje nasil tuttu anlamiyorum. cidden binlerce kutu sattiysaniz iyi bir pazarlama-marketing basarisidir.

cok *anlamadim* yazmisim yani e-ticaretle arasi iyi olan biri olarak supriz kutu projesinin tutmasi garip, asil garip olan uyelik sistemi.

* yanlis anlasilmasin kotuledigim yok aksine destekliyorum boyle projeleri.

@tek basina,

aslında en ufak bir pazarlama veya marketing çalışması yapmadık. buna ayırdığımız bütçe: 0 tl çünkü zaten üç kuruşluk bütçeyle girdik işe. ve ne google adwordse ne facebooka tek kuruşluk bütçe yatırmadık. pazarlama departmanımız da yok çünkü zaten 4 kişiyiz, 2 tasarımcı 1 yazılımcı 1 mimar.

biz sadece kutu sattık. kutu sattığımız insanlar biribrine duyurdu ve bu şekilde büyüdük başka da bir şey yapmadık.

ama dediğim gibi, eğer düşündüğünüz kadar kötü, tü kaka bir şey olsaydı çok iadeler alırdık. ama her geçen ay daha fazla satıyoruz. demek ki aslında bir şeyleri doğru yapıyoruz, hedeflediğimiz kişilerin istediklerini veriyoruz demektir diye düşünüyorum.

yanlış da düşünüyor olabilirim.

pm attım

anlattiginiz gibiyse, emegin ve kalitenin karsiligi diyelim. kaliteyi sadece site dizayni olarak algilamayin, urun ve icerik kalitesi musteri potansiyelini arttiracaktir. ama su yillik - 3 aylik uyelik mevzusundaki amaci cozemedim.

@tek basına,

o şey. atıyorum ocak ayında 3 aylık alıyorsun. fiyat olarak kutu başına indirimleri oluyor (kargo bedeli de olmuyor bunda o yüzden kutu başı 7-8 liralık indirim olmuş oluyor)

ve ocak-şubat-mart aylarındaki kutular, siz ekstra sipariş vermeden adresinize geliyor çıkış tarihlerinde.
(ocak kutusu ocakta, şubaat şubatta, mart martta geliyor yani. hepsi bir arada değil :) )

simdi anladim.

yayin hayatinizda basarilar, bol satis dusuk geri iade, pozitif geri donusler diliyorum.

kaliteden sasmayin.

//tbak

Begenilmemis olmasi cok normal cok garip ve gereksiz proje. Bundan para kazandiginiz icin tebrik ederim o ayri. Ayrica herkesin istediğini yazmasi icin olan bir portal olan eksi sozlugu bilmiyormus gibi gelip burda laflari siralamanizi da anlamadim.

Şimdi haberim oldu. Çok güzel bir fikir bence.

Sevgilim olsaydı kesin sipariş vermiştim. :(

hakkinizda daha once hiçbi yere bişey yazmadigimi, hiçbi yorum falan okumadigimi belirteyim once. hedef kitlenizde bulunan instagram kullanıcısı genç bir kadınım. hakkınızdaki dusuncelerimi soyleyeyim. ben sizi en basta instagramdan takip ediyodum, guzel bir proje gibi gorunmustu. hiç almadım, almayi dusundum ama daha sonra takip ettikçe kutuyu alanların paylaştığı kutu içeriklerine bakınca bana açıkçası oldukça overrated geldi. haklisiniz, her ay herkese hitap eden sürpriz hediyeler bulmak zordur tabii. sizde de sunum guzel, pazarlama guzel, tasarim guzel ama icerik boş... sanki igerlar bloggerlar 1-2 kez alıp kutunun resmini çekip eşe dosta "bak ben bunu aldım" desinler diye yapılmış bi proje gibi. şimdi mesela sitenizi açtım mayıs kutusu içeriğine bakıyorum, bir kartpostal, bir 3-5 limonata tarifi olan bir kitapçık, bir boncuklu bilezik. diğer ay mesela 5 tane kartpostal, bir avon krem, bir minik çerçeve, bir broş vermişsiniz. kutudaki tek ilginç, almaya değer şey bulutlu broş, onu yapan instagram dükkanını biliyorum, onda zaten 15 lira mı ne gibi bi fiyatı var. geri kalan full ıvır zıvır. niye alayım ki kutuyu? yani ne bileyim 40 lira para veriyosam içinden 2 liralık pastel marka oje, 3 liralık avon krem çıkmasın be ablam. avon ne ya. :) tabi alan alır serbest piyasa sonuçta. istersen bu içeriğe 100 lira dersin gene çıkar alıcı, ama aynı oranda eleştirilirsiniz. bu kadar alıngan olmayın bence.

ben 2 defa kutu aldım kız arkadaşıma ve çok memnun kaldım,
sadece içinden çıkanların değerini düşünmeyin, bir kutu, konsept olarak çok güzel.
kutuyu ilk açtığında aldığı koku, içindeki tatlı tatlı minik kağıtcıklar vs. her şeyiyle çok özenli ve güzel.

allam ya hediyenin beğenilmemesi mi olurmuş. benim gibi konseptli hediye kutuları sevenler için ideal olmuş. ayrıca her kutuyu ayrıntılı inceledim bayıldım hepsine^^ özellikle de şubat ve marta. bu ayınki pek anneme uygun değil ama en yakın zamanda alacağım :)

yalnız elinizde artan ürünler varsa onları da sitenize koysanız nasıl olur? belki kaçırdığımız şeyleri alabiliriz böylece :/

neyse hayırlı olsun yeni işiniz.

ben çok beğendim. yurtdışında yapıyorlar bu kutuları, belki şu an türkiye'ye de gönderim yapıyorlardır ama birkaç yıl önce uk ve usa odaklıydı. güzel olmuş şimdi bi kutu alıcam kendime :) beğenirsem abone de olabilirim. (kalitesiz, hiçbir işe yaramayan ürünler koymayın tabii.)

ilk yorumu okudum da sen git ben geliyorum +1

ekşicilere bedava 1 adet vericem de, başlıkta yüzlerce yüzlerce entry olur. sonra çok kötü çok berbat.

Daha once gormustum ama unutmustum, simdi yeniden baktim. Asiri sevimli gorunuyor. Tebrik ederim, basarilariniz daim olsun.

Cok bir elestiri yok aslinda Sozluk'te de. Boyle soyleyince saglam sovduler sandim ama 3-5 kisiymis. Bir kismi da ayni kisi tarafindan ust uste yazilmis.

Elestirilerin odagi su, "X kahvecisinde neden 10 TL'ye kahve iceyim. Aynisi kantinde 1 TL" yaklasimi var. Bu hakli bir yaklasim da olabilir, ornegin kac ogrenci ya da asgari ucretli X kahvesinde kahve icebilir. Ancak belirli bir gelir seviyesinin ustundeki kisiler icin bu bakis acisina sahip kimseler icin surpriz kutuyu mali yonden acimasizca elestirmesi kadar normal bir sey yok. Sizin hedef kitleniz bunlar degil zaten. Sizin hedef kitleniz, "Ben buradaki ortam ve tecrubeye parayi veriyorum" ya da "Ben surprizin heyecanina parayi veriyorum" diyecek kisiler. Bunu da cok guzel vurgulamissiniz :)

Ancak bu kisilerin de %100 haksiz olduklarini dusunmuyorum. Bu noktada kizmazsaniz, soylemek istedigim bir seyler var.

1. Sizin kutu icinde gondereceginiz hediyelerin markasindan dolayi veya kalitesinden dolayi mali degeri kestirilemeyen urunler olmasi onemli gibi. Boylece odagin urunden yasanilan tecrubeye kaymasi daha kolay olabilir.

2. Urunlerde kalite gozetilmesine bakinca, atiyorum ki ayda urunlere 20 TL harciyorsaniz bir kutu icin, ucuzu 20 TL olan bir urun degil de, kalitelisi 20 TL olan bir urun konmasi daha sevk verici olabilir. Yani, 20 TL'ye ucuz bir gunes gozlugu de koyabilirsiniz, kaliteli bir kalem de. Ucuz gunes gozlugune millet "Bu ne ya, plastik" diyebilir ama ayni degerdeki bir kaleme (ya da normalde pahalisi o fiyata olan bir seye) ise "Vayyy, ben bunu kullanirim" diyebilir. Boylece gururla kullanabilecegi seyi almis olur. Tabii ki buna karar vermek ve birkac seyi birden secmek kolay olmayabilir, zor bir karar. Ya da Avon'un unu biraz kotu, ustune para versen Avon almam ama onun yerine kendime yapabilecegim bir maskenin kilini, aromasini, vb. bulmayi tercih ederim. Daha ucuz bir hediye bile olabilir.

3. Hediyeleri secerken piyasada bulunmayacak veya kolay akla gelmeyecek seyler daha cazip olabilir. Atiyorum, Pastel ojeye ulasim cok kolay ve spesifik olarak gidip alinabilecek bir urun ama bez canta o kadar da cok kullanilmayan, sevilen ama akla gelmeyen bir urun. Almasi kadinlarin aklina gelmeyen sempatik urunler daha sempatik gelebilir.

Ama bunlarin disinda cok sevimli, cok kullanilasi bir sey. Elinize ve emeginize saglik.

size kötü neler yazılmış bilmemekle birlikte,

konsepti beğenmeyebilirsiniz, ürünleri yetersiz bulabilirsiniz. kesinlikle itirazımız yok
.
yazıp sonra yazının aslında itiraz için kurgulandığı en sonunda da bombayı patlatıp smile kondurulduğu görülüyor:) hem eleştiriye karşı olmamak demek senin istediğin eleştiriye karşı demek değil. kazıklandığını düşünen çıkmış olabilir, bir satıcı olarak hoş görmelisin demiyorum hak vermelisin, kıza o ay kitap yollamışsın, oysa eskiden onu okumuş, e olacak şeyler bunlar, ekşinin kalitesizliğinden dem vuranların ekşi sözlük yazarı olduğunu da görüyorsundur ayrıca, burada her tip insan olacak senden o ürünleri alan, amaç şikayet yüzdesini düşürmek olmalı burada reddiye yada dert yanma fayda getirmez.bir de 20 - 30 lira verip beklentisi mars bileti olanlar var, donanım haber ölücüleri diye bir başlık var ekşide vs. vs.

54k numaralı bir hatları var,saatlerine iett'nin sitesinden bakabilirsiniz. onun haricinde şişhaneden geçen minibüslere binerek de ulaşabilir taksim'e.

54K iett ile gelse nerede indiriyor tam meydanın orada mı tünel tarafında mı? :) @dahili meddah

meydanda indiriyor.

tek başına kimlik numarası hayır. ama bir çok bilgiyi bir arada veriyorsanız risk artar.

bilmem var mı?

Kurt köye indiğinde, ahıra bir şekilde girip koyun keçi ne varsa öldürüp öldürüp atar. Yiyecekse belki biraz yer, diğerlerini telef eder.

hayvanlarda (insan dışındaki) keyif diye bir kavram yok. hala bizde de var olan ve uygarlıkla bastırmaya çalıştığımız ilkel güdüleri var sadece. ihtiyacından fazlasını öldürüyorsa bile birgün onları yiyebileceğini düşünerek ya da kendisi için risk olabileceğini düşünerek öldürüyordur.

bilinçli olarak kötülük yapan tek hayvan, insandır.

köpekler kedilere zarar veriyor ama yediklerine hiç rastlamadım. ki kedilerin köpekler için tehlike arz ettiğini iddia etmek de mümkün değil.

@sıradisi; her zaman karşılıklı bir tehlike olmaz zaten. köpeğin kedi için risk oluşturması, kedinin bunu görerek kendini savunmaya (tıslamak,irkilmek ya da kaçmak) çalışması yeterlidir.

yunuslar keyif için öldürüp seks yapıyormuş diye duymuştum.

evcil kediler genelde sırf avlanmak için avlanıyorlar. buna keyif denir mi bilmem ama.

Sansar azılı bir katildir. Sırf ibneliğine kümese dadanır. Tavuk civciv horoz ne varsa boğar ve bırakır.

sansar kanla beslenir, boğduğu tavukların çoğunun da kamını emer.

varoluş problemini nasıl açıkladığınızla ilgili olmakla birlikte canlının her hareketinin doğrudan ya da dolaylı bir amacı vardır. evrimle ilgili bir şey bu. açlık ya da tehlikenin güncel olması gerekmez her zaman. eline imkan geçtikçe yiyebileceği şeyleri öldürmeye, mümkünse saklamaya, doğası elveriyorsa sakladıktan sonra da yemeye çalışır. ayılar böyle örneğin. taze et de yiyebiliyorlar, çürümüş et de.

titremiyo sallanmıyor bile.
ayağını bir yere sabitlemiş olmalı.

video fake. böyle bir anda çocuğun 7 farklı açıdan videosunun çekilebilmesi bile, sosyal medyaya malzeme hazırlamak için üretildiğini gösteriyor.

Kısa dönem askersen korkacak bir şey yok. Kısa dönem askerleri o dandik eğitimle değil Suriye, nizamiyeden dışarıya bile çıkartmazlar (zorunlu durumlar hariç tabi). Böyle durumlarda olan gariban askere olur, kısa dönemlerin şehit veya gazi olması askeriyenin başına bela düşüncesi var çünkü.

o askerlerin çoğu muvazzaf asker. yani görevi askerlik olan askerler. doğuda sürekli konuşlanmış olarak operasyon birlikleri. seni oraya göndermezler ama onlardan boşalan yerleri doldurmak için doğuya asker sevkiyatı yapılacaktır mutlaka.

emin olmamakla beraber genellikle profesyonel birlikler katılacaktır operasyonlara diye düşünüyorum. uzman çavuş timleri vs.

ama ben bunu anlamıyorum -> "Kısa dönem askerleri o dandik eğitimle değil Suriye, nizamiyeden dışarıya bile çıkartmazlar"

uzun dönem askerler nasıl bir eğitim alıyor ki? sadece bu insanlar hayatını kaybettikten sonra ailelerinin "vatan sağolsun" deme ihtimalleri daha yüksek diye mi kurban ediliyor?

bu arada @osurdum senin söylediklerini anlıyorum katılıyorum. ama bu zihniyetin hepimiz farkındayken, hala nasıl olmaya devam ediyor ve birisi hayatını kaybedince unutulacak gidecek, bunu anlayamıyorum.

olur.

olmaz.

Beyaz kısmı bence itici, siyah takımın altında sırıtabilir.

tabanı siyah olanı varsa olur ama beyaz taban takımın ağırlığını bozar

tabanındaki beyaz bölüm biraz daha ince olaymış eiymiş.

klasik değil ve aynı zamanda slim fit ise olabilir.

kravatlı ve çok resmi bir takım elbise ile olmaz. daha spor kesim, kravat kullanmadığınız bir takım ile ya da spor gömlek üzerine spor ceket ile daha uygun olur.

ben sahsen giymezdim...

Biraz geri cekilmekte fayda var sanki

+1 easytiger.

trip atmakla iyi etmemişsiniz.iyi bir imaj olmamış.

Lezbiyen ol. Gelecek nesile kötü örnek oluyosun. Kezbanlık bitmeli artık.

erkekler böyle işte naparsın

Trip atarak bir yere gelemezsiniz. Olgun ve kendine güvenen bir davranış sergilemelisiniz.
Yani, biraz mesafe bırakın mutlaka ama trip atmayın. Normal davranın.

Yazarsın dilersen dedim ve Son cümlem oldu. Daha ne yapayım?

Cevap vermezse "nyse msglsn glba ii gclr" yaz aklı başına gelsin.

yenisine geç. erkekten bol ne var.

Duyurunun müzmin bekarı bahtsız bedevisi kutup ayısız çölü kıvamındayım. Herkes haddini bilecek. Ay neden böyle oluyor ya.

herkes kendisini savunabilir. avukat da kendisini "asil" olarak savunabilir ancak avukatı olamaz.

(bkz: kuan)
(bkz: karagüneş)
(bkz: siya siya bend )

kuan altyapı çok iyi ama vokale ısınamadım böyle sakin bir müziğin üstüne çok gitmemiş gibi geldi

karagüneş koyma beni şarkısını taksimde canlı çalınırken duymuş şarkıyı beğenmiş ama bulamamıştım, çok teşekkürler:)

akp/mhp olacak. ilk günden belli.

saadet ve dyp olacak, yoksa erken seçim ihtimali kuvvetli ama anap barajı geçemez bu sefer.

abi bu kadar cahil olunur artık ya. saadet dyp ile koalisyon olacakmış. kardeşim sen hiç açıp baktın mı tarihte bu saadet partisi'nin koalisyon görüşleri nelerdir, kırmızı çizgilerini ne taraftan çizmiştir, kimlerle koalisyon yapmıştır diye?

evet bir koalisyon olacak ve bu koalisyonda saadet yer alacak ama dyp ile değil kesinlikle. siyasetten anlamayan gençler şöyle sorulara cevap vermesin ne olur.

Geçen sene gittim yol hala çok kötüydü. Güncel durumunu bilmiyorum.

Bir sene içinde gittim, yaklastikca arnavut kaldirimi tarzi yola gecis yapılıyor evet ama oraya kadar hala çok kotu. Deger mi? Deger.

şimela/yanartaş'a çıkabilirsiniz bir gün, servisler oluyor. bir gün phaselis'e gidersiniz, oradan da ulupınar denen yerde rakı balık yapabilirsiniz, ama servis var mı bilmiyorum. bir gün tekne turu yaparsınız koylar için o da gayet güzel. bir gün de adrasan sahilde takılırsınız.

ilçe seçim kurulu'na gidebilirsiniz ancak yoğun olduğundan giremeyebilirsiniz. yasak olmasa da fiili yasaklar söz konusu oluyor.

bir ilçenin genel merkezine gidip takip edebilirsiniz.

Resmi olarak anayasal hakkınızdır ama takdir edersiniz ki bir sandığa oy atmış 1000 kişinin bir odaya dolup Sayımı izlemesi fiili olarak pek mümkün değil.

oylar sayılmaya sınıflarda başlanıyor bunu kastediyorsanız; evet tabiki vatandaş olarak istediğiniz bir sınıfa girip izleyebilirsiniz. buna hakkınız var yasak değil. sayımlar sınıf kapıları bile kapatılmadan açık yapılmalıdır.

izleyebilirsiniz. buna kimse itiraz edemez. en en kötü sınıfın dışına çıkarma hakkı var, ama kapıyı kapatamıyor. kapıdan izleyebilirsiniz.

Sandık çevresi diye bir kavram var. Sandık çevresine girmeden izleyebilirsiniz. Açık sayım ilkesi bunu gerektiriyor. Odaların kapıları da açık olmalı, kapatılırsa müdahale edin. Oylar sayılırken sandık başkanının herkesin göreceği şekilde saydığı oyları göstermesi gerekiyor. En azından işlerin bu şekilde yürütülmesini sağlayabilirsiniz.

Onun dışında sayımda usülsüz bir durum gördüğünüzde, gayriresmi uyarınızı dikkate almazlarsa resmi itiraz hakkınız var mı bilemiyorum. Onu bilenler cevaplasın.

sayım sırasında seçme yeterliliğine sahip yurttaş olarak sözlü itiraz yapma hakkınız var. sözlü itirazınız için o sırada tutanak tutulmalı itiraz edenin adı soy adı imzası açık adresi istenir yazılır kağıda imza attırılır. nüfus cüzdanınız yanınızda olsun mutlaka.itiraz yapana alındı belgesi verilir. itirazınız sandık kurulu başkanı tarafından üst makama iletilmelidir.

abartı bir örnekle daha vereyim dışarıda çöpte vb. bir hukuksuzluk delili gördünüz o zaman delili dilekçeye ekleyip yazılı itirazınızı nöbetçi savcıya yapabilirsiniz. süre burada çok önemli.


www.basarmevzuat.com

6. kısımdan itibaren okuyun isterseniz.

ayrıca ola ki itirazınızı kabul etmeyen bir sandık kurulu var karşınızda ve siz tamamen kendinizden emin tüm dürüstlüğünüzle orada hukuksuzluk yapıldığına eminsiniz ve deliliniz var(yada şahit olan oradaki diğer gözlemciler) o zaman onlara şunu hatırlatın:

İTİRAZLARI VE ŞİKAYETLERİ KABUL ETMEMEK
Madde 165 - Bu Kanunla kendilerine şikayet ve itiraz yetkisi tanınanların bu yoldaki müracaatlarını tutanağa geçirmeye mecbur oldukları ahvalde tutanağa geçirmeyi reddeden kurul başkan ve üyeleri bir aydan bir yıla kadar hapis ve yüz liradan beşyüz liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.

kütüphanede okumak keyifli ve motive edici. evdeysen de mümkünse birlikte kitap oku birileriyle. yoksa telefonu kapat, sessiz bir odada oku.

kendimi veya tanıdığım insanları karakerin yerine koyarım bazı kitaplarda. hem eğlenceli hem de akılda kalıcı oluyor. deneyebilirsin bunu.

valla ben kitap okurken zaten transa geçerim başka bir şeyi düşünmem, çok da üzerine kafa yormamak lazım rahat bir pozisyon alıp sadece okumak.

Soruyu anladım mı emin değilim ama neler yapıyorum anlatayım. Kitaplar için kullandığım bir defterim var. Bilim-tarih kitapları okurken oraya notlar alıyorum. Roman okurken isimleri aklımda tutmakta zorlanırım bazen, o zaman da yine deftere karakterlerin isimlerini ve kim olduklarını yazıyorum. Bir de roman okurken hızlı okumaya çalışırsan kendini kitaba tam kaptıramayabilirsin. Okuduklarını beyninde canlandırabilecek hızda okumak en iyisi.

Bir kitap okumaya başladığımda 30-60 dakika sonra dikkatim aşama aşama azalmaya başlıyor, tüm gün bilgisayara baktığım için gözler yoruluyor. Öyle olduğunu fark ettiğim anda en az bir 5-15 dakika ara veriyorum.

betimlemeli şeyleri direkt hayal ediyorum ana karakter benim gibi falan.
(özellikle gerilim/macera/polisiye kitaplarında)


klasiklerde direkt hayal etme o dönemi göz önüne getirme var ana karakter ben değilim :D

arka fona minik sesli müzik olabilir tercihen klasik.

sessizlik mühim şey. ilgisi dagınık dikkat eksikliği olan biriyim:D

ha bi de kitap okurken oturduğum yerde rahat ediyorsam bitene kadar kalkmam

(bkz: spritz)

blackwoods, backwoods'un taklitidir. kötü olması normal. backwoods'u her yerde bulamıyorsun. tezgah altından satılıyor.

edit:

my bad. bu arada puro ciğerlere çekilmez. burayı okuyanlar için bilgi notu olarak kalsın.

yanlış yazmışım backwoods olacak.

cafe creme sarı kutu. sigarayı bıraktıktan sonra içtiğim tek şey. hafta 2-3 tane keyfi içiyorum. aslında puro değil tütün gibi düşün ama çok güzel.

sıfır değilse eğer, 2011-2012 model opel corsa 1.3 cdti olabilir. şehir için güzel, az da yakıyor. içi de çok dar değil.

ford fiesta

ford fiesta +1

80bin km'nin altında corsa cdti. 2010'a kadar düşebilirsin km düşük olduktan sonra.

2012-2013 punto multijet tavsiye ederim. arkası fiestadan daha geniştir.

çocuklu ise fiesta dar gelir bence
jazz alternatif olabilir daha geniştir.

Chevrolet aveo sedan 1.3 dizel 2012 model ltz 37 binde 35bin tlye aldim. Cocuklu bir aile icin gerek guvenlik gerek genislik ve donanim acisindan ziyadesi ile uygun. Ayni donanimdaki.bir aracin sifirini 70 bine alamazsin.

Corsa ve punto size uygun zaten dizelleri az yakar vergisi azdır.ama geniş olmayabilir.bir önceki kasa Citroen c4 alabilir,aynı motoru Ford focus ve pego 308 kullanıyor yakıtta koklar,çok iyi Performansı vardır tek eksisi biraz Gürültülü Çalışıyor,punto dan biraz daha fazla.yakıtı ise asla üzmez.30 bine çok temizi hatta otomatiği bile bulunur.40 A çıkarsa yeni kasa c4 alsın geçsin keyfine baksın.

Punto, Fiesta, Polo.

Futbol malzeme gereksinimi(Hem fiziksel hem de zihinsel anlamda) çok az olan bir spor, futbolun tek başına domine ettiği ülkeler zaten büyük çoğunulukla gelişmiş ülkeler değil. Türkiye de bu tanıma giriyor. İnsanlar oynayabildikleri sporları seviyor.

sporun içinde neden şiddet olsun ki?

delikanlıdan kasıt olarak buz hokeyi ve rugby diyip ardına jimnastik ve curlingi nasıl bir ortak düşünceyle ekledin merak ettim.
bence insanlar futbol konusunda bilgi sahip olduğu için izliyorlar, kendini sahadaki adamın yerine koyabiliyorsun, ulan ordan öyle vurulur mu o gol de kaçar mı ben bile atarım gibisinden. kendini sahada hayal edebiliyorsun o yüzden de izliyorsun zaten

son paylaştığın linkteki resim yanılmıyorsam 2014 dünya kupası brezilya-kolombiya maçından. piç falan demişsin de zuniga neredeyse futbol hayatını bitiriyordu adamın. o yüzden dikkat et yavaş göm kramponu.

bana neymarı savunmayın rica ediyorum. zaten alayı tırt.
senede iki defa falan futbol izlerim, tam maskaralık.
geçen fener maçı mı ne, forvet defansla omuz omuza, geçse kaleci var, saliselik pozisyonlar, defans kendini bırakıyor. hoop, hakem hemen faul. defansın kendini atışı güçsüzlüğünden, müdahalenin sertliğinden değil, adam geri dönerken bileği yetmiyor ama hakem bunu muhakeme edemiyor.
yine orta saha ama forvete yönelik bir oyuncu, ceza sahası sol çizgisinden yardırıyor, ayağından fazla açmış topu, defans bakıyor top gidici, fevkalade rahat derken forvetimsi kazma var gücüyle itişip yine kendini bırakıyor. top aut normalde, arkada forvetimsi kıçını yırtsa o topu çeviremez, defansa bulaşarak aksiyon yaratıyor, hakemin kararı: forvete faul!
lan arkadaş diyorum ben mi çok malım, yeminle tiyatro oynanıyor, gücün, mücadelenin son kademesine varma gibi bir kaygı yok, tüm çaba artistiği geliştirmek.
ersun yanal mı ne? gençlerbirliğinde mi ne? iyi bir savunma anlayışı oturtuyor gibi görünüyor o sıralar. bir istatistiği var, karşı sahada gençlerin yaptığı faul sayısı ligin en yükseği. meğer bu dingiller, geri çekilirken defansa 5-10 sn kazandırmak için, gereksiz bir yerde gereksiz bir karşı takım defansına vs saçma faulleri alışkanlık haline getirmişler.
taktiğe bak!
şiddet yanlısı değilim, gaddarlık yanlısıyım. yanlış anlaşılmak istemem. futbol kadar hanım hanımcık spor görmedim. bu sıska veletlerin yüz kıvranmasının 98'i dümen olduğundan ve filmi sadece sinemada izlemeyi sevdiğimden dolayı sanırım, ne zaman futbola birkaç dakika göz atsam.. gülüncüme gidiyor.. maskaralık.
basket masket bile, çok çok çok daha kontrollü ve faul vs konuları düzgün çerçeveye oturtabilmişler. hani oynadığımız sporları izlemeyi tercih ediyorsak, neden basket yaygınlaşamıyor? jimnastikte son derece ciddiyim, şu her babayiğidin harcı değil:
inapcache.boston.com
ve dahi körling bile yüzbin kat daha delikanlı spor. nalet olsun futbolu türkiyeye getiren batı uşaklarına.

zuniga neymar pozisyonuna şimdi baktım, hoşuma gitmedi desem yalan olur. youtube yorumlarında breziller sertliği başlatan taraftı demişler. öyleyse, justice porn sınıfına girer bu faul. bence sorun yok. bu vesileyle allah raymet eylesin rip neymar, ışıklar içinde yat.

spoiler yazsaydın ?

Kazım'ın hikayesi gerçek. Trabzonun şampiyonluk olayları da öyle. son hikaye ile ilgili bilgim yok.

dahili meddah evet fakında değilim hiç şaşırdım biraz patıe kütür yazmışım

filmdeki olayların bir kısmı gerçek.
kitabı var mı bilmiyorum.
kazım'ın hikayesi de gerçek diye biliyorum.
trabzon şampiyon olamadı diye intihar eden adam da gerçek.
şenol diye biri de var ama rusa aşık mı onu bilemeyeceğim.
filmin bir kısmı kurmaca.

Yersin. Hafif acılık geliyorsa, doğal yöntemlerle yapılmış taze bir zeytindir. Böyle süper lezzetli, çerez niyetine yenebilecek bir zeytinse ya kostiklidir ya da biraz beklemiştir.

Marketlerde satılan çizme zeytinlerin ve domat zeytinlerinin neredeyse hepsi kostikle ya da benzeri kimyasallarla olduruluyor bildiğim kadarıyla. İmkanın varsa zeytini olmamış halde al. Kendin kır ya da çiz. Zeytin oldurmak çok zor değil. Kaya tuzu ve limon dilimleriyle mevzuyu bitiriyorsun.

İyi derken. Dalındaki zeytinden mi bahsediyorsunuz. Yada zeytinyağı için olacak zeytinden mi? Şarküteride tadına bakıyorum ben. Yeşil ufak kırık zeytin genelde güzel oluyor.

tadı, diriliği.

önce ıstır sonra yala.

normalde zeytin yemem ama geçenlerde canım çekti gidip bim'den aldım tadı biraz acıydı, demek ki doğalmış. boşuna sövdük.

valla ben etliyse ve sanki boyanmış gibi tek renk değilse, yani kahveden siyaha renk tonları varsa alıyorum.

bilirkişi değilim tabi.

Bu arada yeşil zeytinden bahsediyoruz. Siyah zeytin çok zor iş. Ancak zeytin işinden biraz anlayan adam iyi mi kötü mü ayırt eder.

Mesela kuyu zeytini var, içinde fareler falan dolaşan kuyularda yapılır. Ama boyasızdır. Çok etli değildir. Doğaldır ama pistir.

beste ve sözler grup yorum'a ait. grup yorum şarkıları grup üyelerinden herhangi biri tarafından yapılsa dahi grup adına sahiplenilir.

şiirlerin tümü ise yiğit tuncay tarafından okundu.

sevgili, @dahili meddah o kadarını biliyorum fakat baştaki müziğin yabancı bir parçadan alınıp alınmadığını merak etmiştim. tıpkı felluce marşı için yazılan türküdeki baştaki fellucu marşı alıntısı gibi. teşekkürler.

yabancı ise bilmiyorum açıkçası. o albümün bir çok yerinde bu müzik kullanılıyor, basit bir melodisi var. ben o yüzden yorumundur diye düşünüyorum.

bende benzer durumdayım. başlığı takibe alıyorum.

iş paylaşımı yap, çok fazla yükün oluştuysa son dönemde ya kendi işinde ya da blogunda yapılacak işlerin bir kısmını delege edebileceğin insanlar olmalı. yoksa zaten, uzun zamandır yüklenebileceğinden fazlasını götürmeye çalıştığın için burnout olmuşsun, bu yükü dağıtmadan rahatlaman mümkün olmaz gibi.

edit: bu arada ben de aynı durumdayım diyebiliriz, ama kendimce çözümü düşündüğüm halde imkansızlıklardan realiteye geçiremiyorum maalesef. çok pis döngüye girdi. sen yapabiliyorsan yap.

müdürlük yapman gereken yerde amele olmuşsun, sıkıntı orada. Yani iş yükünü bir şekilde paylaşman gerekip ana/önemli konuları halletmen gerekirken sen her konuyu kendin çözmeye kalkmışsın sıkıntılı biraz

artık sizi tatmin etmiyor, heyecan vermiyor olabilir mi? özetle artık o işi "aşmış" olabilir misiniz? belki de o konuyla ilgili yazacaklarınızı gerçekten tüketmişsinizdir. daha da derinleşmeniz gerekiyordur da tembellik yapmak daha cazip geliyordur?

belki artık sıkmıştır sizi, başka şeyler yapmak istiyorsunuzdur?

İçerik yazarıyım, sizi çok iyi anlıyorum o konuda. Çok kısa süreler içerisinde yapılabilecek işleri bile bazen uzatmak gerekiyor, çünkü başına oturduğunuzda yazacak konu, üzerine düşecek enerji bulamayabiliyorsunuz.

Bir editörle anlaşarak kısmen de olsa çözebilirsiniz sorunu. İhtiyaç varsa bana ulaşın, halledebileceğim bir alansa referanslarımla size geri dönüş yapayım :)

ufak tefek paralara/ödüllere işi diğer insanlara yığ. sen de büyük düşünmeye başla ;)

burdan bir ton adam bulursun mesela.

hocam katılabiliriz ama uzun zamandır oynamayan kişileriz. takımınız nasıl, yaş ortalaması, kondisyon vs? hamur olmayalım sonra:)